Sertleşme Bozukluğu SON DEĞİL!
Sertleşme bozukluğu son yıllarda erkeklerde adını sıkça duyduğumuz bir hastalıktır. Her ne kadar yaşın ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıktığı bilinse de artık gençlerde de görülebilen bir sağlık sorunudur. Gelişen teknoloji ile birlikte insan ömrünün uzaması erkeklerde sertleşme bozukluklarını da beraberinde getiriyor. Sertleşme bozukluğu hastalığı hakkında çok sayıda bilinçlendirme kampanyalarının yapılması insanların hastalıklarını dile getirmesi konusunda cesaretlendiriyor
“Sertleşme bozukluğu erkeğin tatmin edici bir cinsel ilişki için sürekli veya yinelenen yeterli penil sertleşmeyi en az 3 ay süreyle oluşturamaması ve/veya sürdürememesi durumudur. Tanı testleri, cinsel eşin ifadeleri tanıda yardımcı olsa da kişinin kendi ifadeleri esas alınır. Sertleşme bozukluğu yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu olarak toplumun büyük kesimi tarafından kabullenilir. Epidemiyolojik çalışmalarda 40-70 yaş arasında %25-36 arasında orta ve ciddi düzeyde (tedavi gerektiren düzeyde) sertleşme bozukluğu görüldüğü rapor edilmiştir. Temel olarak organik ve psikojenik olmak üzere 2 ikiye ayrılır Kalp-Damar hastalıklar, egzersiz eksikliği, obezite (aşırı şişmanlık), sigara içiciliği, yüksek kolesterol ve metabolik sendrom genel risk faktörleridir. Diyabet (şeker hastalığı), yüksek tansiyon, kronik böbrek yetmezliği, kronik prostatit gibi alt üriner sistem hastalıkları, nörolojik kronik hastalıklar uzun süre bazı ilaçların kullanımı kronik uyuşturucu kullanımı, kronik alkolizm, psikolojik ve psikiyatrik sorunlar, hormonal bozukluklar olarak sayılabilir. Yaşlanma süreciyle hormonal, nörojenik (sinirsel) ve vasküler (damarsal) yaşlanmaya bağlı fizyolojik sınırlar içinde sertleşmede azalma oluşması görülebilir. Ancak orta ve ciddi düzeyde bir sertleşme bozukluğu mutlaka tıbbi olarak değerlendirilmelidir. Tedavide 3 basamak vardır. 1. basamakta oral (ağızdan kullanılan) PDE5İ (Fosfodiesteraz 5 inhibitörleri) hapları veya vakum cihazları kullanımı, 2. basamak penise ciltten intrakavernozal ilaç enjeksiyonu (aynı anda ağızdan ilaç kullanımı veya vakum cihazı ile kombine edilebilir) kullanımıdır. Bu iki basamak cerrahi dışı tedavi olarak kabul edilir. Bu iki basamak tedaviden cevap alınmaması ve hastanın uygun olması durumunda cerrahi tedavi (penil protez takılması) olan 3. basamak tedavi uygulanır.
SERTLEŞME BOZUKLUĞUNDA PROTEZ KULLANIMI
Sertleşme için kullanılan ilaç̧ tedavilerine cevap vermeyen veya mevcut sertleşme bozukluğu problemlerine kalıcı bir çözüm isteyen hastalar için cerrahi olarak penil protez yerleştirilmesi uygun bir tedavi seçeneğidir. İki tip penil protez mevcuttur: bükülebilir (semi-rigid), şişirilebilir (2 veya 3 parçalı). Çoğu hasta, doğala daha yakın ereksiyonlar sağladığı için 3 parçalı şişirilebilir protezleri tercih ederken, 2 parçalı şişirilebilir protezler daha az mekanik problem çıkarması ve uygulanması kolay olması dolayısı ile tercih edilebilir. 3 parçalı penil protez için bahsedilen parçalar; korpus kavernozum içine yerleştirilen bir çift şişirilebilir silindir, skrotum (hayalar etrafı) bölgesine yerleştirilen bir pompa ve alt karın bölgesine (idrar torbasının önüne veya yanına) yerleştirilen bir rezervuardan oluşmaktadır. 2 parçalı da ise karın bölgesine yerleştirilen rezevuar bulunmaz. Bükülebilir protezler ise sadece penis içine yerleştirilen, sadece bükülebilme özelliği olan bir çift silindirik yapıdan oluşurlar ve uygulandıklarında peniste sürekli bir sertlik sağlarlar. Bükülebilir protezler daha çok ileri yaşta ve daha az cinsel ilişkiye giren hastalar için uygulanmaktadır.
Protez ameliyatları sertleşme bozukluğu tedavileri içinde en yüksek oranda hasta memnuniyeti sağlayan (% 70-87) tedavi seçenekleri arasındadır.
Penil protez implantasyonu sonrası oluşabilecek ana iki komplikasyon, enfeksiyon (% 1-3) ve protezde meydana gelebilecek mekanik arızadır (%5’ten az). Enfeksiyon geliştiğinde protezin çıkarılması gerekebilir. Böyle bir durumda 6-12 ay sonra tekrar protez takılabilir.”