
Göbek fıtığı nedir?
Göbek fıtığı nedir?
Göbek Fıtığı, göbek deliğinin içerisinde ya da dış kısmında meydana gelen belirgin şişliktir. Bu şişlik bazen bir nohut tanesi kadar iken bazen bir portakal kadar büyüme gösterebilir. Göbek fıtıkları gebelik döneminde oluşabileceği gibi daha sonraki süreçte de meydana gelebilmektedir. Bazı gebeliklerde göbek fıtığının doğumun ardından kaybolduğu gözlemlenmiştir.
Göbek fıtığı nasıl oluşur?
Göbek fıtığının oluşumu kendini normalde içe doğru olan göbek deliğinin dışa doğru şişmesi ile belli eder. Göbek fıtığının meydana geldiği alan bir açıklık bölgesidir. Fıtığın oluştuğu bölge, bebek anne karnındayken anneyle bebek arasında kan akımı görevi üstlenen kordonun bebek karın duvarına girdiği bölgedir. Dışarıdan baktığınızda göbekte bir şişlik görürsünüz.
Göbek fıtığının belirtileri nelerdir?
Göbek fıtığında bilinen en bariz şey, oluşan şişliktir. Şişliğin dışında göbek deliğinde şekil bozukluğu da meydana gelebilmektedir.
Göbek fıtığının nedenleri nelerdir?
Fıtık, bebeklerde göbek bağının kesilmesinin ardından bağın tamamen kapanmaması sonucu oluşabilir. Ancak tabii ki bebekler dışında aşırı kilo, karında su birikimi yaşanması, hamilelik vb. nedenler ile fıtık hastalığı yaşanabilmektedir. Bu hastalık daha çok kadınlarda görülmektedir. Bundaki etken ise gebelik sürecinde yaşanan göbek fıtıklarıdır. Göbek fıtığı ağrı yapar mı? Sorusu merak edilen diğer bir önemli sorudur. Göbek fıtığı belirtileri içinde ağrı hissi mevcuttur. Ağrı, fıtık sıkıştığında hissedilmektedir. Öksürme ve ıkınma gibi durumlarda fıtığın sıkışma oranına göre ağrı hissedilebilir.
Göbek Fıtığı Tedavisi
Göbek fıtığı tedavisi çin (hastalığın kendisinin geçmesi dışında) fıtık ameliyatı ile kolayca iyileşme sağlanabilir. Ameliyat ile kişi kısa sürede kolayca günlük yaşamına devam edebilir. Göbek fıtığının ameliyatında yama yöntemi ile etkin sonuçlar elde edilir. Bazı küçük fıtık hastalıkları durumlarında yama işlemi uygulanmaz. Ancak yama yöntemi ile yapılan göbek fıtığı ameliyatları tekrar etme noktasında daha büyük koruyuculuk oranına sahiptir. Göbek fıtığının ameliyatı sonrası, ağır kaldırmamaya özen gösterilmelidir. Günlük beslenme düzenine devam edilebilirken hekimin verdiği oranı aşmadan ağrı kesici alınabilir. Ameliyatın sonrasındaki 2 günde bol bol su tüketimine özen gösterilmelidir.

Kasık fıtığı nedir?
Kasık fıtığı nedir?
Kasık fıtığı belirtileri
Bazı fıtıklar, rutin kontroller esnasında fark edilir ve herhangi bir yakınmaya yol açmaz. Kasık fıtıkları akut olarak belirti göstermese de genellikle kasık bölgesinde şişlik ya da kabarıklık ile karakterizedir. Kişi genellikle kasığında gevşeme ve sonrasında ağrı hisseder. Yumuşak ve içe bastırılabilir durumdaki bu şişlikler, karın içi basıncın arttığı durumlarda görünür ve kişi yattığında yok olur. Şişlik üzerinde yanma ve ağrı hissi olabilir. Ağır kaldırma esnasında basınç hissi, rahatsızlık ve acı hissedilir. Yemeklerden sonra ağrı hissedilebilir ve bazı durumlarda kabızlığa yol açabilir. Bazı tiplerinde fıtık testis torbasına iner ve bu bölgede şişlik görülür. Çoğu zaman tanısı fizik muayene ile konulsa da bazı durumlarda hekim tarafında kasık ultrasonu istenir.Kasık fıtığı neden olur?
Erkek bebeklerin ana karnında iken, karın içinde yer alan testislerinin, inguinal adlı iki ayrı kanaldan geçerek, gebeliğin son iki ayında torbalarına iner. Her iki tarafta yer alan inguinal kanal, normal şartlarda doğumdan kısa bir süre sonra bebeğin kaslarının gelişmesi ile kendiliğinden kapanır. Ancak bazı durumlarda kanallardan biri ya da her ikisi kapanmaz ve fıtık oluşumu için gerekli olan zayıf bölgeyi oluşturur. Erkeklerde, kadınlara göre daha sık görülmesinin sebebi budur. Kalıtımsal nedenler, kolajen sentezinin azalması, bağ dokularının zayıflaması, yaşlılık, aşırı zayıflama ya da kilo alma, ağır kaldırma, kabızlık, ıkınma, kronik öksürük, idrar güçlüğü, gebelik, travmalar, karın içinde olan tümörler de fıtık oluşumuna yol açabilir. Kasık fıtığının oluşumuna neden olan diğer faktörler şöyledir: · Kronik akciğer hastalıkları · Kronik kabızlık · Prostat hastalıkları · Genetik faktörler · Prematüre doğmuş olmak · Daha önce fıtık ameliyatı geçirmiş olmak · Sigara kullanımı · Aşırı egzersizKasık fıtığının riskleri nelerdir?
Kasık fıtığı, oluşumunda rol oynayan iç organların dışa sarkması ve sıkışması sonucu hayatı tehdit edecek boyutlara ulaşabilir. Bu risk çoğunlukla fıtığın boğulması sonucu oluşur. Sıkışmış fıtıklarda önceleri yumuşak olan kubbe şeklindeki çıkıntı, gergin, ağrılı ve yatınca küçülmeyen bir hâl alır. Sıkışan organ yeteri kadar kan ile beslenemediği için kangren oluşumuna, delinmeye ya da karın içi zarının iltihaplanması olarak bilinen peritoniteye sebep olabilir. Boğulmuş fıtık mutlaka acil olarak opere edilmesi gereken bir durumdur.Kasık fıtığı ağrısı nerelere vurur?
Kasık, bel ve karın bölgesinde hissedilen kasık fıtığı, erkeklerde testislerde de hissedilebilir.Kasık fıtığı tedavisi
Kasık fıtığının ilaçlı tedavisi bulunmamaktadır ve tek tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak ameliyat edilemeyecek fizyolojiye sahip kişiler ve ileri yaşta hastalar, hekimin önerisi doğrultusunda nadiren kasık bağı kullanabilir. Kasık bağı bacakların hareketlerini kısıtlar ve fıtık üzerine tampon oluşturarak fıtığın dışarı çıkmasını engeller. Ancak kasık bağının kenarından çıkması durumunda sıkışarak, fıtığın boğulmasına sebep olabilir. Bu yüzden eğer mümkün ise mutlaka ameliyat tercih edilmelidir. Fıtık cerrahisinde amaç fıtığın karın içine yerleştirilmesi, kese oluşumunun ortadan kaldırılması, çıkışa sebep olan boşluğun kapatılması ve nüks etmesini engellemek maksadıyla karın duvarında bulunan defektin onarılmasıdır.Kasık fıtığı ameliyatı
Abdominal duvarda yani karın duvarında oluşan yırtık doğal seyrinde küçülmek ve iyileşmek yerine büyümeye meyillidir. Bu yüzden fıtık teşhisi konmuş kişilerin zaman kaybetmeden opere edilmesi önerilir. Fıtık küçük ise, lokal anestezi altında dahi kolayca opere edilebilse de çoğunlukla genel anestezi tercih edilir. Açık ya da laparoskopik olarak adlandırılan kapalı ameliyat yöntemleri ile opere edilebilen kasık fıtıkları, açık yöntem uygulandığında, kasık bölgesine yaklaşık 5 ile 6 cm. uzunluğunda bir kesi ile yapılır. Laparoskopik cerrahide ise 3 adet küçük kesi oluşturulur ve bu deliklerin birinden içeri sokulan kamera ile ameliyat gerçekleştirilir. Her iki ameliyatta da fıtıklı bölgenin içinde yer alan organlar karın içine alındıktan sonra mesh adı verilen bir yama, kas ile karın zarı arasında bulunan bölge üzerine konarak, tekrar fıtık oluşmasının önüne geçilir. Mesh vücut tarafından kolayca kabul edilir ve yan etkisi bulunmaz. İki ameliyat türünde de yapılan işlem aynı olmasına rağmen kapalı ameliyat, açık ameliyata göre daha konforlu, ve az ağrılıdır. Ancak genel anestezi kullanımının mümkün olmadığı, prostat ameliyatı öyküsü olan, sıkışmış ve boğulmuş fıtıkların olduğu ya da çok büyük fıtıklarda kapalı ameliyat uygulanmaz. Ameliyattan birkaç saat sonra hasta beslenebilir ve yaklaşık olarak 8 saat sonra ayağa kalkabilir. Çoğunlukla hastalar bir gün sonra taburcu olurlar. Herhangi bir diyet programı bulunmaz ve kişi kendini iyi hissettiği an işe başlayabilir. Evde de bir buçuk ay boyunca ağır kaldırmamaları, yapılan egzersizlere aynı süre ile ara verilmesi, düzenli ve dengeli beslenerek kilonun kontrol altında tutmaları gerekir. Sağlıklı bir yaşam için, kontrollerinizi belirli aralıklarla yapmayı ihmal etmeyin.
Safra kesesi taşı belirtisi ve tedavisi
Safra kesesi taşı belirtisi ve tedavisi
Safra kesesi taşı kadınlarda erkeklere oranla daha fazla çok görülen, oldukça ağrılı seyredebilen bir hastalıktır. Karaciğerden günde yaklaşık olarak 1 litre kadar safra salgılanıyor ve bağırsaklardan yağlarla bazı vitaminlerin emilimini sağlamak başta olmak üzere çeşitli fonksiyonları yerine getiriyor. Safra, karaciğerden midenin devamı olan oniki parmak bağırsağına doğru akarken yolu üzerindeki safra kesesine uğrayarak burada birikir, suyu emilerek yoğunluğu daha da artar. Özelikle yağlı yiyecekler başta olmak üzere bazı gıdaların yenmesinin ardından safra kesesi kasılarak içerisindeki yoğunlaşmış safrayı on iki parmak bağırsağına doğru sevk eder. Olağan koşullarda bileşiminde bulunan çeşitli maddelerin belirli miktarlardaki karışımı sayesinde akışkanlığını sürdürür. Fakat safranın içinde yer alan bu bileşenlerdeki herhangi bir artış ya da azalma, safranın akışkanlığında bozulmaya ve “tortu bırakıcı” bir hal almasına yol açar.
Hem bu tortular hem de uzun süre sadece damar yoluyla beslenen ya da uzun süreli açlık hallerinde safra çamuru denen safra çökeltileri de safra taşı oluşumunda rol oynar.
Safra kesesi taşı belirtileri
Safra taşı oluşumu başladıktan sonra taşların sayısı ve büyüklüğü artarken genellikle herhangi bir yakınmaya yol açmazlar. Büyük çoğunluğu sessiz olarak seyreden safra kesesi taşları, acil haller dışında bazı tetkikler yapılırken ya da kimi ameliyatlarda tesadüfen fark ediliyor. Ancak safra kesesi içinde bulunan ve yerçekiminin etkisiyle hareket eden taşlar, safra kesesinin çıkışını tıkayıp, olağan boşalmasını engellediği zaman belirti vermeye başlıyor. Safra taşı hastalığının seyri esnasında taşın ana safra kanalına düşmesi durumunda çok daha sorunlu bir sürece giriliyor. Tıkanma sarılığı olarak adlandırılan bu süreçte hastada karın ağrısı, sarılık, idrar rengi kırmızı veya kahverengi olması, bulantı, kusma ve bazen de ateş görülebiliyor. Eğer bu tabloya enfeksiyon da eklenirse hayatı tehdit edecek çok ciddi problemlere neden oluyor. Bu hastalığa Kolanjit adı veriyor. Kolanjit dışında ortak safra kanalına düşen bir safra taşı, pankreasın iltihabi hastalığı olan akut pankreatite de neden olabilmektedir. Bu hastalık hayatı ciddi anlamda tehlikeye sokabilir.
Safra kesesi taşları başka hastalıklara da yol açar mı?
Safra kesesi taşları; safra kesesinin iltihaplanması, safra kanalına taşın düşmesiyle gelişen tıkanma sarılığı, tüm safra kanallarının ve pankreasın iltihaplanması gibi çok ciddi birçok hastalığa da neden olabiliyor. Hastalarda oluşan yakınmalar genellikle karın sağ-üst kısmında ağrı, bu ağrının sağa doğru yayılması ve sırtta sağ tarafta da hissedilmesi, bulantı ve bazen kusma atakları şeklindedir.
İltihaplanma varsa tabloya ateş de eklenir. Bu ağrılı ataklar genellikle yağlı ağır bir yemeğin ardından başlar ve 1-5 saat civarında seyreder.
Safra kesesi taşlarının diğer yol açtığı hastalık daha seyrek olarak da safra kesesinde bulunan büyük bir taşın kese duvarını uzun sürede delerek, bağırsağa geçmesi ve ince bağırsağın dar bir yerinde mekanik tıkanmaya neden olması bir başka komplikasyondur. Doğal seyri esnasında giderek büyüyen ve sayıları artan safra taşları sürekli olarak safra kesesinin iç cidarını tahriş, kronik bir iltihap şeklindeki tablonun giderek kansere dönüşme riskini de arttırır. Özellikle 2–3 cm’lik boyutları aşan taş olgularında bu risk yüksektir.
Safra kesesi taşı risk faktörleri
Safra kesesi taşlarına kadınlarda erkeklere göre daha çok rastlanıyor. Ayrıca yaşın ilerlemesi, kilo fazlalığı ve çok doğum yapmış olmak risk faktörleri arasında yer alıyor.
Safra kesesi taşı tanısı nasıl konuyor?
Hastalığın tanısı; tipik muayene bulgularıyla beraber kan, idrar, gaita tetkikleri ve ultrasonografi (US) ile konulur. Bu tetkiklerle yüzde 100’e yakın kesin teşhise ulaşılabilir. Seyrek olarak bilgisayarlı tomografi, MRI gibi diğer görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Ayrıca safra kanalında bulunan taşlar için ultrason dışında ERCP dediğimiz endoskopik girişimlerden hem tanı hem de tedavide yararlanılır.
Safra kesesi taşı tedavisi
Hastalığın ve komplikasyonlarının tedavilerinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. En sık kullanılan yöntem laparoskopik ameliyatlardır. Safra kesesi ameliyatlarının yüzde 5’den daha azı açık ameliyat ile gerçekleşmektedir. Açık ameliyat yapılmasının en önemli sebebi karın içerisinde önceden geçirilmiş ataklar ya da ameliyatlara bağlı yapışıklıklardır. ERCP ve PTK gerekli olan durumlarda kullanılan diğer tedavi yöntemleridir.
Safra kesesi taşlarının yol açtığı şikayetlerin bir kısmında kısa süreli bir tedaviyi takiben iyileşme sağlanabiliyor. Ancak bazen klinik seyir giderek ağırlaşarak acil ameliyat gerektirebiliyor. Özellikle diyabet ve benzeri sorunları bulunan hastalarda ataklar ağır seyrettiği için hemen bir cerrahi girişim kaçınılmaz hala gelebiliyor. Ayrıca atakların sürekli tekrarladığı hallerde ameliyata karar verilebiliyor. Çünkü her atak, safra kesesinde ve çevre dokularda değişen düzeylerde kalıcı bazı hasarlara yol açıyor.

Andropoz erkekleri üzer.
Andropoz erkekleri üzer.
Yaşla birlikte erkeklerde cinsel sorunlar görülmeye başlıyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Serkan Deveci, erkeklerin korkulu rüyası prostat ve andropoz hakkında bilgi veriyor..
Yaşla birlikte erkeklerde cinsel sorunlar görülmeye başlıyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Serkan Deveci, erkeklerin korkulu rüyası prostat ve andropoz hakkında bilgi veriyor. “Çoğunlukla prostat hastalığı tedavi edilirken andropoz bulguları göz ardı edilir. Oysa bu iki durum birlikte değerlendirilmelidir” diyor. Andropozun göbek çevresinde yağlanmaya neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deveci, ilaçla tedavi ile şikayetlerin azalacağına dikkat çekiyor. “İlaç tedavisiyle, yaşam kalitesinde artış, cinsel sorunlarda ve kalp hastalıkları riskinde azalma olduğu görülmüştür” diyor..

Kıl Dönmesi Nedir?
Sıklıkla 30 yaş altındaki erkeklerde görülen “Kıl Dönmesi” veya tıbbi adıyla “Pilonidal Sinüs”, cildin altındaki kıl yuvasına deniyor.

Endoskopi Nedir?
Endoskopi sindirim sistemini incelemek için cerrahi olmadan ağızdan girilerek gerçekleştirilen bir işlemdir. Gastroenteroloji doktorunun vücutta bir kesi yapmadan organı incelenmesini sağlar.

Andropoz Nedir? Andropoz Tedavisi Nasıl Olur? Andropoz İlaçlar Nelerdir?
Yaşlanan erkeklerde sağlık açısından problemler görülüyor. Bu konu hakkında açıklamalarda bulunan Tanfer Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Serkan Deveci, “Yaşlanan erkekte tek sorun prostat değil.” dedi.