
Gebelikten Korunmada Kadınlar ve Erkekler İçin Doğru Bilinen Yanlışlar
Ülkemizde gebelikten korunma ile ilgili bilgiler yaygın olarak bilinmemekte ve/veya uygulanmamaktadır. Türkiye’de her yıl 1.9 milyon gebelik gerçekleşmektedir. Bunların yaklaşık 500 bin kadarı (%26) istenmeyen gebeliklerdir. İstenmeyen gebeliklerin 350 bin kadarı ise maalesef küretajla sonuçlanmaktadır. Bu durum bizi ülkemizde aile planlaması ve gebelikten korunma yöntemlerinin yeterince bilinmediği ve doğru uygulanmadığı sonucuna götürmektedir. Yapılan araştırmalara göre ülkemizdeki kadınların ancak yarısı doğum kontrol yöntemlerini kullanmaktadır. Kullananların da büyük kısmı yanlış bilgiler nedeniyle hatalı kullanmakta ve sonuçta istenmeyen gebeliklerle karşılaşılmaktadır. Şimdi hep birlikte hem kadın hem de erkek için gebelikten korunma yöntemlerinde doğru bilinen yanlışları maddeler halinde inceleyelim.
Geri çekme yöntemi gebelikten korunmak için mutlak koruma sağlar.
Erkeğin spermlerini vajene bırakmamasına dayanan bu metodda korunma ancak %60 oranında gerçekleşir.
Takvim metodu gebelikten mutlak korunma sağlar.
Yumurtlama gününü hesaplayarak o günlerde ilişkiye girmemek esasına dayanan bu metotta da yanılma payı çok fazladır. Çünkü kadında yumurtlama günü çeşitli faktörlere bağlı olarak çok değişkenlik gösterir.
Doğum kontrol hapları çok fazla kilo aldırdığı için kullanılmamaktadır.
Bu bilgi tamamen yanlıştır. Doğum kontrolü haplarında vücutta su tutulmasını engelleyen ve kilo aldırmayan bazı maddeler vardır.
Doğum kontrol hapları vücutta tüylenme artışı yaptığı için kullanılmamaktadır.
Tamamen yanlış bir bilgidir. Birçok doğum kontrolü hapı içeriğindeki anti andojen (tüylenme azaltıcı) maddeler nedeniyle tüylenme tedavisinde kullanılmaktadır.
Doğum Kontrolü hapları sinirlilik ve depresyon yaptığı için kullanılmamaktadır.
Bu da yanlış bir bilgidir. Doğum kontrolü hapları menstürasyon öncesi görülen gerginlik ve depresyonun tedavisinde kullanılmaktadır.
Doğum kontrolü hapları kansere neden olur.
Bu da gerçeği yansıtmamaktadır. Doğum kontrolü haplarının meme kanseri riskini arttırmadığı kanıtlandığı gibi yumurtalık ve rahim kanserine karşı da koruyucu olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Doğum kontrolü hapları kısırlığa neden olur.
Bir başka yanlış bilgi daha. Haplar bırakıldıktan çok kısa bir süre sonra doğurganlık eski haline dönmektedir.
Doğum kontrol hapları erken menapoza sokar.
Hapları kullanırken adet kanamasının azalması, istenen ve beklenen bir durumdur. Haplar kesilince adetler normal şekline döner. Erken menapoz riski yoktur.
Emzirirken hamile kalınmaz.
Emzirirken salgılanan prolaktin hormonu yumurtlamayı engellerse de bu etki uzun süreli değildir. Doğumdan 40 gün sonra prolaktin seviyesinin değişimine bağlı olarak yumurtlama görülebilir. Bu nedenle emzirirken de korunmak gerekir.
Rahim içi araçlar (spiral) dış gebeliğe neden olur.
Dış gebelik riski spiral kullanmayanlarla aynıdır. Ancak rahim içi araç kullananlarda gebelik az görüldüğü için yüksek gibi algılanmaktadır.
Adet kanamaları fazla olanlar spiral kullanamazlar.
Bu da yanlış bir bilgidir. Adet kanaması fazla olanlar için kanamayı azaltan hormonlu spiraller geliştirilmiştir.

Türkiye, diş hekimliğinde dünya standartlarında en üst seviyeye ulaşmış bir ülkedir
Hekim kalitesinin gayet başarılı olduğu ülkemizde yurt dışından gelen yoğun taleplere cevap verebilen muhtelif kliniklere her şehrimizde sahip olmanın gururunu ve başarısını yaşıyorum.
Nihat Bey öncelikle okuyucularımız sizi tanıyabilir mi?
Nihat Tanfer; 1951 yılında Ankara’da doğdum. Merhum KBB mütehassısı Operatör Dr. M. Nedret Tanfer ve kendisi de hemşire olan annemin oğluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul Işık Lisesi’nde tamamlayıp 1974 yılında Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldum.
1975-1981 İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Doktora (Dr. Med. Dent.)
1981 Estetik Ağız Cerrahı Merkezi (Tanfer Klinik) Kurucusu
1985 Accademia Italiana Degli Impianti (A.I.D.I)
1990 Dental Institute, University of Frankfurt International Cere Course
1989 International Hospital Diş Polikliniği Kuruculuğu-Bölüm Başkanlığı yaptım.
Diş doktoru olmaya nasıl karar verdiniz? İyi bir diş doktoru sizce nasıl olmalıdır?
Ben KBB doktoru olmayı düşünüyordum ama o zaman ki yaşam şartları ve benimle ilgili şartlar o kadar uzun bir ihtisas süreci olmadığından sadece hekimlik değil ne yazık ki. Diş hekimliğini 6 senede bitirip meslek hayatıma başlamamı uygun gördüm.
Amacım başından beri Ağız Diş ve Çene hastalıkları cerrahisi konusunda dünya standardında uygulamalar yapan bir klinik çalışması haline gelmekti. Bu amacımı bitirip mesleki doktoramı yaparak klinik kurdum. 1981 yılında Dr. Med. Dent. oldum.
Bence iyi bir diş doktoru etik kurallara riayet eden, hastasını kendi akrabası ve yakını gibi görme özelliğine sahip, dünyadaki ekonomik konjonktüre uygun hareket eden ve hijyen konusunda son derece dikkatli birisi olmak zorundadır.
YÖK kararı sonucu Doç. unv. vazgeçerek klinik açtım…
Bence iyi bir doktor etik kurallara riayet eden, hastasını kendi akrabası ve yakını görme özelliğine sahip, dünyadaki ekonomik koşullar ve hastanın ödeme limitleri konusunda son derece dikkatli olması gereken biridir.
Bunun yanı sıra kullanılan alet ve ekipmanların dünya standartlarına uygun ve kaliteli olması; uygulamaların o standarda tamamlayan bir hekim olmalıdır.
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi uygulamaları nelerdir? Kliniğinizde hangi uygulamaları yapıyorsunuz?
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi bir insanın ağız içerisindeki diş, diş eti, dil, damak içerisinde oluşmuş olan patolojik oluşumları ortadan kaldırmaya yönelik çalışan önemli bir branştır.
Bu uygulamalar içinde gömük diş çekimi, sinüs operasyonları, diş eti operasyonları, çene kemiğinde oluşmuş olan kist tümör oluşumları, çene kırıkları ve son zamanlarda uygulamasını yaptığımız 3 boyutlu kemik augmentasyonları Box Teknik operasyonu ile kliniğimizde 1985 yılından beri implant uygulamalarıyla birlikte yapılmaktadır.
Türkiye’de pek çok ilke imza atarak 1986 yılında ithalat dahi ilk implant uygulamasını yapınız, Türkiye’de şu anda Diş sağlığında son trendler hakkında bize göre öne çıkan neler?
Öncelikle her zaman daha göre diş hekimliğinde metalik olmayan, gerek alet ekipman noktasında gerekse de dolgu malzemesi uygulamaları açısından. Hekim kalitesi açısından seçici, bilinçli ve ne istediğini bilen hasta sayısı özellikle yurt dışı seyahatlerinin artmasıyla birlikte her geçen gün artmakta ve bu durum memnuniyet ve başarısını yaşıyorum.
Dünya’da da sayılı klinikte yapılan “BOX TECHNİQUE” operasyonu Türkiye’de sadece Tanfer Klinik’te sizin tarafınızdan uygulanmaktadır. Bu uygulama hakkında bilgi verir misiniz?
Box teknik operasyonu, 2012 yılında benim ve Dr. Andrea Menoni ile birlikte hazırlayıp geliştirdiğim bir operasyondur. Bu operasyonun özelliği üç boyutlu kemik yaparak, implant yapılamayan hastalarda sabit protez imkanı sunmak amacıyla hazırlanan, sadece PLA (polilaktik Asit) plaklar ile kemik duvarları oluşturulmakta, hastanın vücut proteini yurt dışından temin ederek kemik greftleri ile tüm uygulamalarda 1. günden; 6 ay sonrasında da bölge kaybı düzeltilerek implantın uygulanabilmesini mümkün hale getirmektedir.
Ancak sonrasında da implant uygulaması yapılacak hastalara kendilerinin sabit protez yapma imkanı doğmaktadır.
Uzun süreli sağlıklı dişler için neler yapılmalıdır?
Günde en az 2 kere diş fırçalanmalıdır. 6-8 ayda bir mutlaka doktor kontrolüne gidilmelidir. Gerekiyorsa diş taşı temizliği yapılmalıdır. Diş ipi kesinlikle çekilmelidir. Çekilmedikçe de hijyene özellikle dikkat edilmelidir.
Diş ipi kullanmama özensiz diş fırçalama sağlıksız beslenmeye dikkat edilmelidir.
Diş sağlığına verilen önem yurt dışına göre ülkemizde ne durumda?
Bundan önceki yıllar, son 50 seneyi göz önünde bulundurursak ağız sağlığına verilen önem, yapılmış olduğumuz TV programları ve insanların anladığı uygulamalarla görevi sadece şişeleme büyük ölçüde aşılmış durumdadır.
Genç meslektaşlarınıza neler tavsiye edersiniz?
Genç meslektaşlarım öncelikle çok ciddi bir teorik bilgi sahibi olmalı, ondan sonra da diş hekimliğinin bir üst çıta mesleği olduğunu bilmelidir. Sağlık ve beslenme klinikte belli bir süre eğitim almalarını ve manipülasyon kabiliyetlerini geliştirmesini tavsiye ederim.
Hasta ve Doktor arasındaki güvenin önemi sizce nedir?
Hastalar canlarını teslim edeceği doktorda belli özellikler arar. Bunların başında; doktorun tecrübesi, hastaya yaklaşımı, diyaloğu ve doktorun fiziki yapısı gelir. Bu yapıya göre tatlı bir doktorun izahının doğru olmasına göre hasta doktora itibar eder. Ancak ondan sonra yapılan işlemler doğru sonuçlar verir.
Bir Diş Doktoru olarak yapmayı planladığınız hedefleriniz var mı? Varsa nelerdir?
Bir diş doktoru olarak yapmayı planladığım bütün hedefleri gerçekleştirmiş olmanın verdiği mutluluk içerisindeyim.
Benden sonra devam edecek Tanfer Klinik, sabit kadrosuyla Dr. Cemile ERDEMİR ile beraber 20 senedir yönettiğimiz ve benden sonra da aynı disiplini ve aynı format içerisinde devam edecektir. Yetiştirdiğimiz ekip arkadaşlarımızın uzun yıllardır bizlerle beraber ve disiplinli olarak çalışmaya devam ediyorlar.
Tanfer Klinik’ten sonra kurduğumuz TANFER Hastanesi ve Tanfer Health & Aesthetic merkezimiz İstanbul’da çalışmalarına devam ediyor. Sağlık turizmi ile ülkemize döviz kazandırmaya devam ediyoruz. Bodrum’da inşaatını bitirmekle olduğumuz 3.000 m2 kapalı alana sahip TANFER Rehabilitasyon Merkezi’ni açmayı hedefliyorum. Herkesi hangi bir el olmadığında takdirde 2026 yılında dünya standartlarının üzerinde bir rehabilitasyon merkezini hem sağlık turizmine hem de ülkemize kazandırmayı planlıyorum.

Türklerin Genetik Kodu Farklı
Pandemi sonrası Türkiye’de “sağlık turizmi” tanımını daha sık duymaya başladık. Ülkemizin bu alandaki şansı ve avantajları ne sizce?
Bu iddianın temelinde ne var?
İyi de onca ülke varken niye özellikle Türkiye’yi tercih etsinler?
Hangi ülkelerle kıyaslıyoruz Türkiye’yi peki?
ALMANYA’DAN BİLE İYİ MİYİZ; EVET…
Bu teze karşı çıkanlar olabilir.
Bazı Avrupa ülkelerinde sigorta şirketlerinin sağlık sistemine etkisi çok fazla. Söz konusu şirketler hastaları yurtdışına kaçırmak istemeyecektir. Bu engel nasıl aşılacak?
Essen projesi ne zaman hayata geçecek?
Avrupa’da ameliyat için haftalarca sıra beklemek gerektiği söyleniyor.
Bunda pandeminin etkisi var.
Hastanenizde tüm birimler açık mı?
Avrupa bizden daha mı titiz davrandı yani bu durumda?
TÜRKLERİN GENETİK KODU FARKLI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DAHA GÜÇLÜ
Nesi farklı?
Avrupalı nasıl yetiştiriyor?
Bunu hem köy hem de kent yaşamı olarak genellemek mümkün mü?
“Eski toprak”ların bağışıklığı daha da mı güçlü acaba, ne dersiniz?
Hangi sağlık sorunu söz konusu olursa olsun, iş bağışıklıkta bitiyor…
Hastane olarak ne tür önlemler aldınız?
Ne işi bu tam olarak?

ÇAPA’DA İKİ KERE MUAYENEHANEM KURŞUNLANDI
Sizin branşınız diş hekimliği, değil mi?
Suudi Arabistan’da ne işiniz vardı?
Cidde dönüşü neler yaptınız?
Kalkıp gittiniz mi?
Kararınızdan hiç pişmanlık duydunuz mu?
BATI AFRİKA’DA CEP HASTANELERİ KURACAĞIZ
İstihdam için ne gibi projeleriniz var?
Türkiye’de farklı bir marka yaratmak ve bunu sadece öz sermaye ile yapmak istiyoruz. Yabancı sermaye olmayacak.
Bir Katarlı, Kuveytli veya bir Avrupalı yok. Diğer hastanelerde bunlar var, biz ise öz sermayemizle bu işleri yapıyoruz.
200’e yakın çalışan arkadaşımız var şu anda. Salgına rağmen sistemimizi devam ettiriyoruz. Sıradaki hedefimiz oğlumun çalıştığı Batı Afrika ülkelerinde 50’şer yataklı Tanfer hastaneleri kurmak. Bu cep hastaneleri ile Tanfer adını oralara da yaymak… Bir de Bodrum’da bir projemiz var esas. Türkbükü’nde bir yerimiz var, alımlarını bitirdik, orayı tamamen sağlık turizmine yönelik bir merkez haline getirmeye çalışıyoruz.
REHABİLİTASYONUN YENİ MERKEZİ BODRUM
Son yıllarda çok moda olan detoks ve zayıflama merkezleri gibi bir yer mi olacak?
Hayati operasyonlar mı söz konusu sadece?
Rehabilitasyon amaçlı kullanım için operasyonun da sizin merkezinizde yapılma şartı var mı?
Hem rehabilite, hem tıbbi müdahale hem de dinlence… Öyle anladım.
BANA “ŞU SERVİSİ BİR TOPARLA” DİYEN ÖZAL’DI
En çok hangi ülkeden hasta başvuruyor size?
Birçok ünlü estetik amaçlı için çalıyordur kapınızı…
Belki saklamayıp kendi söyleyenler vardır…
Turgut Özal da hastanızdı…
BU ÜLKEYE BORCUMU HÂLÂ ÖDEYEMEDİM
Sağlık turizmine odaklandığınızın farkındayım. Bundan sonrası için hedefleriniz ne?
Neyin borcu?

Sadece Klinik Değil, Ülke de Kazanıyor
Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, hem yurtiçinde hem de yurtdışında yürüttüğü çalışmaların tek bir amacı olduğunu söyledi: “Türkiye’yi ağız ve diş sağlığı alanında bir numara yapmak!”
Sağlık turizminin iyice ivme kazandığı bugünlerde, sadece Arapları değil, Avrupalı hastaları da Türkiye’ye getirmeyi başaran Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, implant alanındaki yeni çalışmasıyla ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
– En son yaptığımız röportajda Levent’teki merkezinizin açılışını yapacaktınız… O günden bugüne neler oldu?
Levent’teki estetik merkezimiz açıldı. Medikal ve estetik cerrahi alanlarında hizmet veriyoruz. Anlaşmalı olduğumuz hekimler var. Nişantaşı’ndaki diş merkezimize gelen hastalar, saç ekimi ve botoks gibi hizmetler için de yardım istiyordu. Yeni mekanımızı hayata geçirme planımıza bu yoldan çıktık. Bu, aynı zamanda sağlık turizminin tamamlayıcı bir unsuru.
Beş yıldır sağlık turizmi yapıyoruz ve bazı alanlarda eksik kalıyorduk. Şimdi o eksiğimizi tamamladık. Portföyümüze kilo vermeyi, sporu ve nefes terapisini de ekledik. İstanbul gibi yoğun bir metropolde, insanlar her dakika stres altında. Nefes terapisiyle 30-45 dakika boyunca kafasını boşaltabilir. Egzersiz de aynı şekilde, bir saat pilates yaparak deşarj olabilir. Ardından bir de masaj hediye ediyoruz. Hastaların porselen veya kronları hazırlanırken, keyifli vakit geçirmelerine yardımcı oluyoruz. Bu konsepti Bodrum’a da taşıyacağız.
– Detay verebilir misiniz?
Ekim 2018’de ilk kazmayı vuracağız. Hem bir butik otel hem de wellness ve sağlık merkezi yapacağız. Hedef kitlemiz, İngilizler çünkü Bodrum’u seviyorlar. Tatillerini bu otelde yapıp, bir yandan da ihtiyaç duydukları tedavi ve bakımları yaptıracaklar. Böylece ailelerinden ayrılmadan, ek zaman ayırmaya gerek kalmadan, tatil süreci içinde yenilenecekler. Küçük bir butik otel ama bir zincirle oturup, konuşacağız. Hastanın 10 porselen dişi yapılıyorsa, 10’unu da aynı gün hazırlıyoruz. Gerek laboratuar gerekse ekip olarak bunu yapabilecek donanıma sahibiz.
– Sağlık turizminde ne durumdayız?
Araplar’ın Türkiye’ye gelmeleri iyi bir şey. Bu, gerek konsept gerek zihniyet, gerekse de hekim kalitesi açısından ne kadar iyi olduğumuzu gösteriyor. Çok iyi hizmet alıyorlar. Sadece onlar değil, Avrupa ülkelerinden gelenler de var. Kendimizi kanıtlamamız gereken yerler, Avrupa, Amerika, Kanada ve Avusturalya… Amacımız, Almanya, Fransa ve İngiliz vatandaşlarını buraya getirmek. Avrupa’da insanlar çok büyük paralar kazanmıyor. Doktora ulaşma ve randevu alma süreleri çok uzun. Sigorta sorunları var. Onlar da sağlık turizmi için maddi ve manevi anlamda iyi karşılandıkları yerleri tercih ediyorlar. En kısa zamanda en iyi hizmeti en kaliteli şekilde nasıl verebiliriz? Bunu çözdüğümüzde, insanlar Türkiye’ye gelecektir. Fiyat dengesini iki ülke çok iyi kullanıyor, Macaristan ve Romanya… AB ülkesi oldukları için bazı sigortaların orada geçerlilikleri var, bu yüzden hasta potansiyelleri büyük. Tedavilerini yaptırıp, dönüşte ülkelerinden sigorta ödemelerini alıyorlar.
Ekip olarak bunu bir sene araştırdık ve şu kanaate vardık: Tedavi ücretlerini öyle bir seviyeye çekelim ki, insanlar Macaristan ya da Romanya’ya değil, Türkiye’ye gelsin. Amacım, ülkemizi ağız ve diş sağlığı konusunda bir numara yapmak. Yani memleket meselesi.
Fiyatları öyle bir ayarladık ki, dünyada eşi yok. İki ay için denemek istedik ama o kadar yoğun talep gördü ki, devam ediyoruz. İtalya’da yıllardır birlikte çalıştığımız fabrikayla görüştüm. Onlara projemi anlattım. AB’de kullanılan en kaliteli implantı tercih ederek, fiyatları bir yerde sabitlememiz gerektiğini söyledim. Dünyadaki en zor şey, İtalyanlar’la pazarlık etmek! Tabii tartıştık ama başardık. Ülkeye ciddi bir katkı sağlayabileceğimize inanıyorum. Yani sadece klinik kazanmıyor, Türkiye de kazanıyor.
– Nedir bu kampanya?
İmplantta Macaristan’dan daha iyi fiyat vererek, hastaların Türkiye’ye gelmesine yardımcı oluyoruz. Program kapsamında; hastayı havaalanından alıp, oteline yerleştiriyoruz. Otel masrafı belirli bir rakamı aştıysa, ödemesini biz karşılıyoruz. Gerekiyorsa, önümüzdeki aydan itibaren uçak paralarını da vereceğiz. Macaristan’a gitmeyin, çünkü Türkiye hem iyi hem de başarılı…
‘Ekip olarak daha ilerideyiz’
“Bu yıl İspanya, Madrid’de düzenlenen FDI Dünya Dişhekimliği Kongresi Konferansı’na kalabalık bir ekip olarak gittik. Orada iki şeyden çok gurur duydum. Biri, üniversite son sınıftaki diş hekimliği öğrencilerinin yoğun katılımıydı. Bu, ülkemizin geleceği ve ileriye dönük çalışmaları açısından çok önemli. İkincisi, Tanfer Klinik olarak yaptığımız uygulamaları, dünyada yapılanlardan daha ileride bulduk. Bizim rutinde sık tercih ettiğimiz işlerin daha ilkellerini çok önemli ve yeniymiş gibi anlattılar. Yıllardır hem otojen hem de halojen greftleri, yani hastanın kendisinden alınıp kullanılan veya hayvandan elde edilen kemikleri kullanıyoruz.
Tıpta yenilikler her 50 veya 100 senede bir oluyor. Hâlâ 1975-1976’lardaki implant konuşuluyor. Son 5-6 yıldır da kemik yapımı gündemde.”
Dr. Nedret Tanfer’e saygı duruşu
“Bu yıl, KBB uzmanı babam Op. Dr. M. Nedret Tanfer’in ölümünün 20’nci yılı nedeniyle Levent’teki merkezimize bir KBB bölümü ekledik. 20 yıldır babamın hastalarından, “Nedret Bey olsaydı…” diye başlayan cümleler duyuyorum. Bu bölümün bir kısmını babamın eski eşyalarından oluşan mini bir müzeye çevirdik, anısını canlı tutmak istedik. Bugün düzenleyeceğimiz yılbaşı partimize, babamın hastalarını davet edip, açılışını yapacağız.”
‘Amaç, Türkiye’yi ağız ve diş alanında bir numara yapmak’
– Ağız ve diş sağlığı alanındaki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz. Ne gibi yenilikler var?
1985’te, yani 30 sene önce Türkiye’de implant işlerine başladığımızda, herkes gülüyordu. ‘Haydi canım sende, üç ay sonra o dişler dökülür’ deniyordu. Dişlerin dökülmediğini ve implantın çok başarılı bir uygulama olduğunu, diş hekimliğinde bir devrim yarattığını söylüyordum ama inanmadı insanlar. Önemini son 15 senede fark ettiler.
Bu alandaki en büyük yenilik, çenesinde kemik olmayan yani çene kemiği erimiş hastaları tedavi edip, onlara implant yapmak. Bizim de uyguladığımız Box Teknik’i dünyada 5-6 merkez yapıyor. Sonuçlar yüz güldürücü ve başarı oranları yüksek. Bugüne kadar, çenesinde hiç kemik olmayan 600’e yakın vakaya implant uygulandı.

Tanfer Yeni Yatırımlarla Hedefi İlk 50 Olarak Belirledi
Türkiye’nin en büyük hizmet ihracatçıları arasında yer alan Tanfer Sağlık Grubu yatırımlarını büyütüyor. Mecidiyeköy’de bulunan Kadıoğlu Hastanesi’ni devralan grup, Bodrum’da da yeni bir yatırıma hazırlanıyor.
Sağlık turizminin Türkiye ekonomisi için en önemli konuların başında geldiğine işaret eden Tanfer Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nihat Tanfer, 2023’teki 20 milyar dolarlık hedef için tamamen yerli sermayeli bir grup olarak kendilerinin de yeni yatırımlar yaptıklarını söyledi. Tanfer, “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı listesine giren bir diş kliniği iken, artık yelpazemizi genişleterek bir sağlık grubu haline geliyoruz. Yatırımlar tamamlandıktan sonra hedefimiz ilk 50 arasına girmek.” dedi.
İstanbul Nişantaşı’nda bir diş kliniği ve Levent’te estetik ve sağlık merkezi ile faaliyet gösteren Tanfer Sağlık Grubu, yatırımlarını büyütme kararı aldı. Son 8 senedir diş ve estetik ile sağlık turizmi alanında çok ciddi adımlar attıklarını belirten Tanfer, elde ettikleri sonuçlara bakarak bu kez bir hastane yatırımı yapmaya karar verdiklerini söyledi.
Mecidiyeköy’de bulunan 45 yıllık Kadıoğlu Hastanesini de sağlık turizmindeki gelecek hedefleri doğrultusunda satın aldıklarını ve orada yola Tanfer Hastanesi olarak devam edeceklerini kaydeden Tanfer, “Biz iki senedir Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı listesine giren bir diş kliniği iken, artık yelpazemizi genişleterek bir sağlık grubu haline geliyoruz. Yatırımlar tamamlandıktan sonra hedefimiz ilk 50 arasına girmek” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki dönemde Bodrum’da kuracakları bir rehabilitasyon merkezi ile büyümeye devam edeceklerini belirten Tanfer, bu iki yatırımın toplam maliyetinin ise 25 milyon dolar seviyesinde olduğunu söyledi.
Sağlık Turizminden Elde Edilen Gelir Katlanarak Artacak
“Biz ülkemize inanıyoruz ve bu ülkenin bize verdiklerini karşılamak için mücadele içerisindeyiz. Tamamen yerli sermayeli bir grup olarak Türkiye’nin 2023 hedefi olan 20 milyar dolarlık sağlık turizmine giden yolda yeni yatırımlar yapmanın gururunu yaşıyoruz” diyen Tanfer, şöyle devam etti:
“Sağlık turizmi Türkiye’nin geleceğindeki en önemli döviz kaynaklarından bir tanesi olacak. Deniz ve güneş turizmi gibi sadece belli aylara sıkışan bir turizmden değil, 12 aya yayılan bir turizmden bahsediyoruz. Üstelik buraya gelen insanların sadece tedavi için geldiklerini de düşünmemek gerekir. Türkiye’de kaldıkları sürece konaklama, yeme-içme ve alışveriş olmak üzere ekonomiye ciddi bir katkı sağlıyorlar. Türkiye’nin burada en önemli avantajlarından birisi konumu. Örneğin İstanbul’u ele alırsak, İngiltere’den Dubai’ye 4-5 saat mesafede milyonlarca insan yaşıyor. Ayrıca Türkiye hekim kalitesi, kullanılan aletler ve maliyet avantajı olarak da rakiplerinin çok önünde. Bu çizgiyi bozmazsak sağlık turizminden elde ettiğimiz gelir katlanarak artacak.”
7 Bin Hasta Diş Tedavisi İçin Geldi
Geçtiğimiz yıl diş tedavisi için sadece kendilerine yurtdışından yaklaşık 7 bin hasta geldiğini söyleyen Tanfer, özellikle Avrupa’dan büyük bir talep olduğunun altını çizdi. İngiltere ve Almanya’nın başı çektiğini ifade eden Dr. Nihat Tanfer, “AB ülkelerinin yanında Afrika’dan Ortadoğu’ya, Rusya’dan Kanada ve ABD’ye kadar Türkiye’ye hasta geliyor. Bu insanlar ortalama 5-10 bin euro arasında tedavi ücreti ödüyor. Gelmelerinin en önemli sebebi burada çok iyi hizmet almaları. Başka ülkelerde doktorlar oturup hastayla konuşmuyor bile. Biz burada hastaya yaşadığı problemleri oturup izah ediyoruz. İkincisi, Avrupa ve Amerika’da kullanılan en iyi malzemeyi kullanmamıza karşın maliyetler çok düşük. Türkiye’de Avrupa’ya göre neredeyse yüzde 60 daha ucuz bir şekilde hizmet verilebiliyor. Ayrıca biz Türkiye’de yurtdışında yapılamayan zorlu operasyonları yapabiliyoruz. Bunun da ötesinde Avrupa’da yapılan hatalı uygulamaları düzeltebiliyoruz. Türkiye’ye ilk bizim getirdiğimiz, şu anda dünyada sayılı ülkelerde yapılan ve çene kemiği erimesini tedavi etmek için kullanılan box tekniğini kullanıyor olmamız da yabancıların gelmesinde etkili oluyor” diye konuştu.
Hedef Butik Hizmet
Hedeflerinin butik bir hizmet vermek olduğunu söyleyen Tanfer, kendileri için öncelikli olanın kalite olduğunu ve gelen hastaların mutlu ayrılması için çalıştıklarını belirtti. Mecidiyeköy’deki Tanfer Hastanesi’nde de ilk etapta yarı yarıya yabancı hasta hedeflediklerini anlatan Tanfer, Avrupa ağırlıklı olmak üzere önümüzdeki yıllarda bu dengenin biraz daha yabancı hastalara kayabileceğini ifade etti.
Bodrum’da planladıkları yeni proje ile ilgili de bilgi veren Tanfer, burasının bir estetik, rehabilitasyon ve anti-aging merkezi olacağını söyledi. Bypass veya plastik cerrahi gibi operasyonların ardından gerekli olan rehabilitasyon dönemlerine talip olduklarını belirten Tanfer, “Bodrum’daki amaç ağırlıklı olarak İngiltere ve Avrupa pazarı. Bu ülkelerde doktorlar operasyonların ardından olumsuz bir durum yaşanmaması için bir rehabilitasyon süresi koyuyor. Biz de Bodrum’da böyle bir merkez oluşturacağız. Böylece dişten başlayıp estetikle devam eden ve genel cerrahi ile genişleyen yelpazeyi rehabilitasyonla daha da büyüteceğiz” dedi.
Avrupa’dan Yeni Rakipler Geliyor
Türkiye’nin diş ve sağlık turizminde son dönemde en büyük rakibinin Macaristan olduğuna dikkat çeken Tanfer, “Arkasından Romanya başladı. Bulgaristan ciddi bir atak yapıyor. Bunların en büyük avantajı Avrupa Birliği ülkesi olmaları. Bu yüzden belirli bir takım sağlık sigortalarında kolaylık sağlıyor. Türkiye’ye geldiği zaman ise sağlık sigortalarından tam anlamıyla istifade edemeyebiliyor. Şu anda oradaki hekim kalitesi Türkiye’deki hekim kalitesiyle aynı değil ama Türkiye’de hekim kalitesinde bir bozukluk başlar ve oralardaki hekim kalitesi yükselip belirli bir noktaya gelirse o zaman onlar tercih sebebi olur. Bu sebeple sağlık turizminde yol almak istiyorsak hekim kalitesi çok önemli” ifadelerini kullandı.
Tanfer Sağlık Grubu’nun kuruluşu ile ilgili de bilgi veren Nihat Tanfer, kurumun temellerinin babası Dr. Mehmet Nedret Tanfer tarafından 1957 yılında atıldığını söyledi. Kendisinin de öğrenciyken orada çalıştığını daha sonra da akademisyenliğe geçiş yaptığını belirten Tanfer, “Üniversitedeki akademik kariyerime 1981’de YÖK kanunu nedeniyle ara verdim. 1982 yılında Nişantaşı’ndaki Estetik Ağız Cerrahi Merkezi’ni kurdum. 1985 yılında İtalya’ya gidip implant uygulamalarını inceledim. Daha sonra bunları Türkiye’ye ilk kez getirip uygulama şansına sahip oldum. Zaman içerisinde Nişantaşı’ndaki merkez büyüdü ve Tanfer ismi ile markalaşıp bulunduğumuz konuma geldik. Bundan sonra da yatırımlarımız devam edecek” şeklinde konuştu.






